Binay Kazan

Binay Kazan

Langırt masasında inovasyon mu yapılır?

2025.06.26 12:28 - Son Güncellenme: 2025.06.26 12:35
A

Artık çok iyi biliyorum ki; inovasyon: hayatımızın değerli bir parçası...

Bu bağlamda; son 10 yılda inovasyon yani Türkçe adıyla yenileşim konusunda, çeşitli gazete ve dergilerde 100'e yakın makale yazdım. Bu yazılarımdan yararlanan çoğunluğu üniversite öğrencisi bazı okurlarımın, konuya yönelik yeni yazı-yorum talepleri de oluyor. Bugünkü köşe yazımda; yine inovasyonu konu alarak, bu önemli gücün mevcut ve olası krizlerden bizleri nasıl koruyabileceğini anlatmaya çalışacağım.

Bilindiği gibi inovasyon yani yenileşim; yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün, mal veya hizmetin yeni bir pazarlama yöntemi veya iş uygulaması ile değiştirilmesi, farklılaştırılması veya yeniden yaratılması işinin organizasyonel yöntemidir.

Mutlulukla belirtmeliyim ki; geçmişte yalnızca akademik ortamlarda kullanılan inovasyon terimi, artık iş dünyasında her yerde sözü edilen ve vazgeçilmez bir kavram olmaya başladı.

Demek ki; inovasyon toplumu yavaş-yavaş etkisi altına alıyor ve yenileşim rüzgarları iş dünyasından başlayarak tüm ülkeyi sarmaya başlıyor.

Rekabetin ve krizin yoğun olarak yaşandığı dünyamızda; başarı kazanmak için herkes gibi olma yerine başkalaşmak ve farklı olmak gerekiyor. Yenileşim (farklılaşmak veya başkalaşmak) için öncelikle bir yapılanma süreci gerekiyor. Bu süreci planlayan ve kısa sürede uygulamaya koyan firmalar, önce inovatif çalışanlar buluyorlar. Kadrolarını bu yeni amaca yönelik insanlarla dolduran firmalar için sonrası daha kolay...İnovatif çalışma kadrosu oluşturan ve farklılaşmak için hedefler koyan firmaların geleceği daha parlak oluyor. Bu firmaların iş toplantıları bile bir başka oluyor.

HARİKA BİR İNOVATİF ORTAM                                      

Yakın bir geçmişte; inovasyon yazılarımı takip eden bir sanayici arkadaşımın daveti üzerine onu işyerinde ziyarete gitmiştim. Bursa Nilüfer OSB'de bulunan fabrikasında; oldukça farklı görüntülerle karşılaştım. Firmasının inovatif fikir toplantısına beni de alan ihracatçı arkadaşım, şirket toplantılarının artık daha verimli, keyifli ve etkin geçmesi için yaptığı uygulamaları bana birer-birer anlattı.

Firmanın yaklaşık 100 metrekarelik toplantı salonunda: gözlerime inanamadığım bazı araç-gereçlerle karşılaştım. Yaratıcılıkta sınır tanımayan sanayici arkadaşım, toplantı salonunu baştanbaşa beyaza boyatmış ve pırıl-pırıl aydınlatmıştı. Duvarlara yazı bile yazılabilen bu salonda, her türlü iletişim aracı mevcut durumdaydı. Projeksiyon makinesi, DVD, müzik seti ve ses sistemi, kablosuz internet, raylı sandalye ve rahat koltuk mekanizmaları, masaj koltuğu, 106 ekran LCD TV, kahve-çay makineleri, satranç kutusu, içecek buzdolabı ve insana umut aşılayan posterler bu araç ve gereçlerden bazılarıydı.

LANGIRT OYNAYARAK PROJE ÜRETEN  BEYİN TAKIMI

Ama gözlerime inanamadığım bir başka şey de; salonun en güzel bölümünde yer alan yeşil-beyaz renkli langırt masasıydı. Langırt masasını düşünce üretme merkezi olarak kullandıklarını söyleyen sanayici arkadaşım: "Bu odada farklı fikirler üretmek için bir araya geldiğim 5 kişilik beyin takımım, her toplantıda yeni bir ürün detayı keşfediyor. Klasik toplantı salonlarından çok farklı olan bu ortamda; daha çok çalışıp daha cazip iş fikirleri üretebiliyoruz. Şirket içi eğitim, strateji ve motivasyon toplantılarımızı da burada yapıyoruz. Beyin fırtınası merkezi sayılan bu salon, firmamızı geleceğe taşıyan bir köprüdür aslında" dedi.

Sevgili arkadaşım; yaptıkları inovatif toplantıların keyfini ve verimliliğini bazı örneklemelerle anlatırken "küresel ve yerel krizlere meydan okuyan" bir iş insanı profili de verdi.

Demek ki...Farkı yaratanlar; kendilerine ve firmalarına olan özgüveni de artırıyorlar. Ve inovatif yöneticiler; zorlu süreçlerde kafalarını kuma gömmek yerine, dünyaya doğru ve kararlı açıdan bakabiliyorlar.

Bugünlerin küresel savaş krizi ortamında: işin doğrusu da bu galiba...

Yenileşim yani inovasyon yeni kapıları ve pencereleri açmak için ideal bir olanak...

Yaratıcılığa inananlar; savaş rüzgarlarının estiği bu gergin günlerde bile, yarınlarının güzel olacağını umut edebiliyorlar. Önemli olan da bu UMUT değil mi zaten?


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları