İsmail Arslan

İsmail Arslan

ismailarslan.43@gmail.com

Boğazı kesilen adalet!

2025.09.04 13:36 - Son Güncellenme: 2025.09.04 14:33
A

Önceden kemiğe dayanırdı bıçak. Bir durumun artık dayanılmaz bir hal aldığını, sabrın tükendiğini ifade etmek için kullanılırdı. Politikacıların vazgeçilmez söylemiydi ki, hala öyle. İllaki duymuşsunuzdur.

Bu söz, kolay kolay ağızdan çıkmazdı. Bıçak kemiğe dayandıysa, mesele artık büyüktü. 'Harekete geçmekten başka çare kalmadı' demekti.  Son dönemlerde çok sık kullanıldığından, taşıdığı anlam da ağırlığını kaybetti.

Bıçak bu kez kemiğe değil,  maalesef memleketin ta boğazına dayandı.  Nasıl mı? Buyurun...

İstanbul Adalet Sarayı'nda görev yapan Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan, bir restoranda yemek yediği esnada 19 yaşındaki saldırgan tarafından boğazı kesilerek öldürüldü.

Herkesin gözü önünde, oracıkta can verdi savcı Ercan Kayhan. Allah rahmet eylesin...

Katil zanlısı ise polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.  Zanlının 3 adet suç kaydının olduğu ve bir süre cezaevinde kaldığı belirlendi.

Türkiye'nin adeta kanını donduran bu olay, sadece bir cinayet haberi değil.  

Adaletin temsilcisi, hukukun koruyucusu bir Cumhuriyet Savcısı'nın, herkesin gözü önünde hunharca katledilmesinin ardından, önce 'Türkiye nereye gidiyor? Bu gidişatın sonu nereye varacak?' soruları düştü herkesin dilinden.

Sonra kanunlardaki boşluklar, uygulamadaki yanlışlar, cezaların caydırıcı olmayışı, kudurmuşların arsızlığı, çürüyen ahlak gibi konular geldi.

Devamında da kaygı, korku, güvensizlik, öfke, acı, mutsuzluk, karamsarlık çöktü bünyeye.

İşte tüm bunlar, adalete olan güveni sarsan ve toplumsal huzuru bozan birer unsur.

Dedik ya; bu olay sadece bir cinayet değil.

Polisimiz, jandarmamız ne kadar çabalasa da suçun hızıyla baş edemiyor.

Bela; trafikte, dükkanda, sokakta, evde pusuda. Her biri topluma korku salan birer tehdit.

***

Peki bireysel silahlanma? Peynir ekmek gibi satılan, elden ele dolaşan o silahları 'nefsi müdafaa' gerekçesiyle soslamak, asıl meselenin üzerini örtmekten başka bir şey değil.

Çokça şahit oluyoruz. Suç işleme potansiyeli olanların elinde oyuncak olan bu silahlar, en ufak bir tartışmada canlar alıyor, ocaklara ateş düşürüyor.  Suçlu, iyi hal indirimiyle serbest kalacağını da biliyor. '3-5 sene yatar çıkarım' diyor, öyle de oluyor.  Islah oluyor mu? Hayır!

Çıktığında da 'içeri girmişliğim var, içeriden yeni çıktım' gibi ifadelerle sağa sola efeleniyor. Her an suç işlemeye hazır şekilde yanımızdan geçiyor, belki karşımızda oturuyor.

Memleketin sakinleri de işte bu kötülüğün, belanın, çürümenin arasında nefes almaya çalışıyor.

Devletin bu konuda kararlı adımlar atması şart. Silahlanmanın önüne geçilmeli, suçlulara hak ettikleri cezalar verilmeli!  Adalet, toplumun vicdanını rahatlatacak şekilde tecelli etmeli.

Başka bir yol yok!


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları