Ece Sarı

Ece Sarı

Biraz bizden, çokça Engin ağabey...

2025.07.08 20:34 - Son Güncellenme: 2025.07.08 21:32
A

12 sene oldu mesleğe başlayalı... 5 sene de fakülte desem yarı ömrüm kadar gazeteciliğin ya yakasındayım, ya paçasında ya da eteğinin zilinde...

Alaylısı, okullusu birlikte çalıştığım onlarca insan... Öğrendiğim, öğrettiğim, evrildiğim, mesaide yorulduğum, ürettiğim onlarca meslektaş... Bir ara, ara verdim ben gazeteciliğe. 6 yaşımdan beri hayalini kurduğum bu meslekten nefret ettim. Zorluğundan değil yanlış anlaşılmasın; değer göremeyişlerinden, engellerinden, önüne gelenin 'ben gazeteciyim' diye piyasada gezmesinden... Patronajdan, oynatılan kalemlerden, oynamayan kalemlerden vs. Ara verdiğimde de gidip esnaf olmadım, yine bu mesleğin kazandırdıklarıyla çok da güzel işler yaptım. Ama kürkçü dükkanı misali 3 sene önce geri döndüm yine...

Meslek güzellemesi yapmayacağım. Aksine güzel bir yanı pek kalmadı. Hala neden bu işi sevdiğimi de anlamış değilim. Ama nelerin değiştiğini çok net görebileceğim bir zamanın eşiğindeyim. Ki meslek büyüklerimin bu şansı kat be kattır, eminim. Alaylılarla birlikte çalıştık, hem de çok. Çok da şeyler öğrendim. Ama benim meslekte başladığım zamandan bu güne kadar temas ettiğim alaylıların bir dünya görüşü, siyasi bilgisi, Türk, dünya tarihi hakkında fikri olan insanlardı. Spordan, sanattan, müzikten anlardı. Her şeyden önce meslekteki deneyimleriyle diplomaya gerek bırakmazlardı. Ya çok iyi fotoğraf çekerlerdi, ya çok güzel konuşurlardı ya da iyi yazarlardı. Bakın bunlar diplomalılar için de geçerli. Cümleye alaylı diye girdiğime bakmayın... Hepsi fakültelerin yaygın olmadığı zaman mesleği Bursa'da sahada çalışarak zirveye taşıyanlardı...

İsim vermeyeceğim, çünkü bu yazıda tek bir isim olsun istiyorum. Çalıştığım meslek büyüklerim, hepsi olmasa da, egosundan uzak, öğreticiydi. Biz de küçükler olarak gerçekten saygımızı bilirdik. Yanlış da dese sebebini sorardık. Haddimizi aşmazdık. Karşılıklı bir deneyim aktarımı vardı. Saygısızlığın esamesi okunmazdı. Ağızlarından bir kez sinkaflı söz duymamışımdır. Haaa bir iki tanesi var, onları es geçiyorum. Çürük elma misali...

Bir özel haber için günlerce çalışılır, her gazete sayfası için saatlerce emek verilir, tarafımca bir de hece hece okunurdu. Bir elimizde cetvel, bir elimizde telefon koştura koştura haber yapardık. O zaman da derdim, 'Keşke daha önceki yıllarda yapsaydım bu işi.' Olsun en azından haberciliğin bana göre en keyifli zamanlarında başladım. Şimdi her şey başka...

Bakıyorum da saygı mefhumunun zaten ruhuna el-Fatiha... Boynuz kulağı geçti değil de, kurt kocayınca maskara olma durumu var. Geçtim çok uzakları yakın Türkiye tarihindeki önemli isim ve olayları bile hayatında duymamışların ahkam kesişleri var. Sosyal medyada gördüğümüz ego patlamalarını meslekte de emek vermeden yaşayan onlarcası var. Basın kartı olunca 'Oldu, tamam' diyenler var. Aslında işte biraz da tüm bu sebepler 'Aman alın sizin olsun' dedirtiyor insana. Hani bir laf var... Tamam sensin!

İşte uzun zamandır bu fikirlerdeyken Engin abi ile tanıştım. Benim ayıbım, bu zamana kadar hiç denk gelmemişiz. İsmen bilmişiz ama bir oturup konuşamamışız. 1 senedir birlikte çalışıyoruz Bursada Bugün'de... İşte tam o eski ağabeylerden Engin abi benim için. Egodan sıyrılmış, saygının değerini bilen, entelektüel bilgiye sahip, öfkeden, hırstan uzak...

Aylar önce bir akşam mesaj attı bana. Yazılarım hakkında konuştuk. Çok güzel sohbet ettik. Müzik konuştuk... Biraz edebiyat, biraz 80'ler... Daha geçtiğimiz perşembe ayakta karşıladı beni Engin abi. Ben gelince masasından kalktı... Bu incelik maalesef kimsede yok şimdi. Hatta bir nasılsını fazla görenler var... Ah ne kibir...

İşte Engin abi bence her kimliğinden önce böyle bir adamdı. Zihinlere de böyle kazındı. Genç meslektaşlarını takdir etmekten bir gün bile erinmedi. Sesli sesli de dile getirdi... Ne mutlu ona!

Ama Engin abi bir de ders verip gitti bu ani ölümüyle... Bir varsın, bir yoksun... Yaşam aslında bir saniyelik. Ve bu bir saniyede insanlara nasıl davranıyorsan öyle anılıyorsun. Hepimize ders olsun... Onu çok özleyeceğiz...

 

 

 

 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları