Ramazan Başan

Ramazan Başan

ramazan.basan@hotmail.com

Silahların sustuğu Bask bölgesi turizmle canlandı! Peki bizde ne olacak?

2025.07.13 12:01 - Son Güncellenme: 2025.07.13 12:01
A

Türkiye aylardır terör örgütünün silah bırakması ve ardından olacak gelişmelere kitlendi. 

Siyasi ve askeri anlamda ne olur bilemem, ama konunun sosyolojik, ekonomik ve kültürel etkilerini uzun bir süre konuşacağız gibi gözüküyor. 

Televizyondan izledik, yurtdışındaki terör örgütü elamanları silahları büyük kazanlara atıp sanki bir yemek pişirir gibi ateşe verdiler. 

Bugüne kadar terör örgütünün yarattığı tahribat sadece can kayıplarıyla sınırlı kalmadı; yöresel yaşamın, kültürün ve gastronomi turizminin etkili bir biçimde görünmemesine neden oldu. 

Terör örgütünün silah bırakması ve açılım sürecinin yeniden yapılandırılması Türkiye gastronomisi ve turizmi için altın bir çağın başlangıcı olabilir mi? 

Çünkü İspanya'da 2011 yılında ETA'nın silah bırakmasının ardından yaşanan dönüşüm, hem gastronomi hem de turizm açısından dikkat çekici bir başarı hikayesidir. 

ETA silahlı terör örgütü 1960 yılından 2011 yılına kadar silahlı bir mücadele yürüttü, 2011'de kalıcı ateşkes ardından 2018 yılında kendini resmen fesh etti. 

Terör nedeniyle 'tehlikeli bölge 'algısıyla geri planda kalan Bask bölgesi, 2010 yılından sonra kültürü ve gastronomisi ile öne çıkmaya başladı. 

Bask Bölgesi'nde yer alan San Sebastian (Donostia) bıgün 3 Michelin yıldızlı 3 restoranı olan dünyadaki 2 şehirden biri haline geldi. 

ETA öncesi 500 bin turist ağırlayan Sen Sebastian, silahların susmasıyla her yıl 2 milyondan fazla gastronomi turistini ağırlamaya başladı. 

Aylar öncesinde rezervasyon yapmadan alınmayan Arzak, Mugariztz ve Akelarre Restoranları bunlardan bir kaçı... 

SİLAHLAR SUSAR GASTRONOMİ KONUŞULUR 

Silahların susmasıyla birlikte Bask Bölgesindeki Michelin yıldızlı restoran sayısı 22 'nin üzerine, toplam turist sayısı da yılda 5 milyona çıktı. 

Kurulan Guggenheim Bilbao Müzesi ve gastronomi ile kent yeniden tanımlandı. 

Bir zamanlar bombalarla anılan Bilbao, şimdi 'Bask Mutfağı'nın Başkenti' olarak anılıyor. 

Peki biz neden Cizre'yi, Hakkari'yi yeniden tanımlamayalım? 

Güvenlik politikaları kültürel politikalara, korku ve terör algısı ise yerini gastronomik sofralara bırakabilir. 

Bu coğrafyalardabin yıllardır pişen, taş fırınlarda közlenen, tandırlarda ağır ağır demlenen yemekler, yıllardır görünmezlik perdesi altında kaldı. Terör sadece hayatları değil, lezzetleri de gölgede bırakır. Ve şimdi terörsüz bir coğrafyada şiddet değil sofralar konuşulmaya başlanır. 

Bölgede sadece kebap değil, Meftune'sinden siron'una, kutik'ten, klora'ya, tirşik'ten kengerli pilavlara kadar uzanan zengin bir mutfaktan bahsediyoruz. 

Açılım siyaseti, eğer sadece siyasi elitlerin masalarında kalmaz, halkın sofralarına kadar inerse ekonomik ve istihdama kadar uzanan etkilerini orada yaşayan toplum bunu fark ederse huzur ve barış ortamı kalıcı hale gelebilir. Bu kadın istihdamı, yerel kalkınma, etnik temsiliyet, yeni yatırım alanları ve uluslararası tanıtım demek. 

Terör örgütünün yurt içi ve yurtdışından silah bırakması bölgenin makus kaderini değiştirmesini, 1923 yılından bu yana gelen Cumhuriyet kazanımlarının bölgede uygulanabilir hale getirilmesini, tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımıza bolluk, bereket getirmesini dilerim. 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları