Prof. Dr. Murat Taş

Prof. Dr. Murat Taş

TOKİ'nin Bursamıza ettikleri

2025.07.14 08:05 - Son Güncellenme: 2025.07.14 08:05
A

Yine başlığı okuyunca birçok okuyucum TOKİ hakkında hep olumsuzluklarından söz edeceğimi düşünmüş olabilir. Yapma hocam TOKİ olumlu ne yapmış olabilir ki dediğinizi de duyar gibiyim. 1980'li yılların başında devletin yapı sektörüne ve imar faaliyetlerine destek vermek amacı ile kurduğu Toplu konut idaresi kısaca TOKİ'nin Bursamızda gerçekleştirdiği Doğanbey konutları hemen herkesin aklında en olumsuz örnek olarak kalmıştır.

Bursamızın ovadan algılanan önde Ulucami-Hanlar bölgesinin yer aldığı tarihi kent dokusu ve arkasında hala yeşil olarak nitelendirebileceğimiz Uludağ silueti en dikkat çekici ve yıllardır Bursa kent silueti olarak bilinen en önemli kent kimliğidir.

TOKİ'nin Doğanbey konutlarını yapması ile hafızalarda yer edinmiş bu kent kimliği birdenbire yüksek yoğunluklu, çok katlı, mimari estetik değeri sorunlu yapıların yer aldığı çok baskın bir olumsuz kent siluetine dönüşmüştür. Bu olumsuz siluet dağ yamaçlarından ovaya bakarken de malesef çok olumsuz görünmektedir. Bu konutlar da zamanında bugün de hala gündemde olan bir kentsel dönüşüm örneği işi olarak yapılmıştı. Önceki yazılarımı okuyan okuyucularım hatırlayacaktır "bir kentsel dönüşüm uygulamasının ileride çözülmesi daha da zor başka bir kentsel dönüşüm uygulamasının konusu olmamalıdır" demiştim. İşte tam da kastettiğim buydu. Zira Doğanbey konutlarının kentsel gelişme içinde bu denli sorunlu ve hemen herkes tarafından eleştirilen bir örnek olmasının yanı sıra bu uygulama sonrasında birçok yöneticimiz Doğanbey konutlarının eleştirildiği gibi ben de eleştirilim çekincesi ile uzunca bir süre kentsel dönüşüm işi yapmaya kalkışmadı. Tabi Doğanbey konutlarının bu denli eleştirilmesinin önemli bir sebebi de tarihi kent kimliğine yakın bir bölgede yer alan eleştirilen bir uygulama olması idi. Herhâlde yapıldığı yıllarda sadece belki oradaki mülk sahipleri dışında kimsenin mutlu olmadığı bir proje idi ki belki bugün mülk sahiplerinin bile mutlu olduklarını söylemek zordur diye düşünüyorum. Organizasyon itibariyle oldukça karmaşık olan hak sahipliliği işini çözüme kavuşturmuş olmasına karşın ortaya çıkan sonuç birçok iyi niyetli olumlu yaklaşımı da maalesef konuşulmaz kılmıştır. 

Belki bugün büyük ölçekli iyi bir örnek olarak Doğanbey konutlarını konuşuyor olabilseydik kentsel dönüşüm konusunda Bursamız çok yol kat etmiş olabilirdi. Yerin Bursamız için özelliği ve öneminin algılandığı, yerel dinamiklerin ve paydaşların katılımcı olduğu süreçler daha sağlıklı işletilebilseydi belki daha iyi bir sonuç alınabilirdi. Bu denli büyük ölçekli ve önemli bir kentsel bölgede yer alan uygulamanın Bursamızın yerel özelliklerini dikkate almadan merkezden yapmanın sakıncaları da maalesef acı bir sonuçla test edilmiş oldu. İnşallah ilerleyen süreçlerde TOKİ desteği ile yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarının daha iyi örnekler olduğunu konuşmamız mümkün olabilir.

TOKİ çoğu kez daha ekonomik erişilebilir konut üretme hedefini önceleyen işler yapmayı hedeflediği için yerel özellikleri itibariyle daha hassasiyet gereken, yerel dinamiklerin ve paydaşların katılımcı olduğu süreçler için daha özel yöntemler geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira aynı TOKİ'nin konut piyasasında çok yüksek rakamlara ulaşan konut fiyatlarında özellikle dar gelirli insanlarımızın konut sahibi olma hayallerini gerçekleştirmek için piyasada fiyatları dengeleyici konut üretimi yaptığı da önemli bir gerçektir. Hatta sadece konut değil aynı zamanda çocuk parkı, pazar yeri, okullar, ibadethaneler, kamu yapılarının da yer aldığı adeta kendi kendine yeten alt kentler yaptığını görüyoruz. Bu olumlu yaklaşımın yanı sıra yapılan örneklerin mimari kimliği ve kalitesinin daha da artması gerektiği kaçınılmazdır. Hatta TOKİ özellikle afetler sonrasında en kısa sürede kentlerimizi rehabilite etmek ve evsiz kalan insanlarımızı kısa sürede tekrar ev sahibi yaparak kalkınma konusunda öncü rol oynamaktadır. Mümkün olduğunca kâr amacı güdülmeden kısa sürede birçok insanımız yeniden yaşam alanlarına kavuşmaktadır. Tabi kısa sürede bu denli büyük ölçekli işleri yapmak çok önemli ve takdire değer bir iş olsa da devletimizin olası bir afette büyük ölçüde yıkılan kentlerin ve can kayıplarının oluşmadığı bir imar sistemi hedeflemesi ve bu yönde politikalar oluşturması gerektiği de kaçınılmazdır. Yani yara sarma ve iyileştirmedeki başarımız kadar bu yaraların oluşmadığı, can kayıplarının yaşanmadığı daha güvenli ve yaşanabilir kentsel alanları geliştirebilecek politikaları geliştirmemiz gerektiğini vurgulamak isterim. Zira bu yönde alınacak kararlar ve politikalara harcanacak paranın yara sarmak ve iyileştirme yapmaktan daha ekonomik olacağını söyleyebilirim. Bu sayede paramızı/ekonomimizi daha doğru ve akılcı kullanmış olacağız. Yani TOKİ'nin para kazanmayı önceleyen bir yatırımcı gibi davranmak zorunda kalmaktan çok parayı akılcı kullanacak politikalar ve daha güvenli, yaşanabilir kentsel yaşam alanları ile piyasa değeri yüksek değil mimari değeri yüksek işler yapabileceğine inanıyorum. Bu arada devlet bizim devletimiz, devletimizin kurumları bizim kurumlarımız. Her fırsatta ön yargı ile acımasızca eleştirmek yerine onlara sahip çıkıp yapılan iyi işleri de olumsuzlukları da dile getirip kurumlarımızın düzelmesine, gelişmesine ve ülkemizin kalkınmasına el birliği ile destek olmalıyız. 

Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın, sevgiyle kalın, güvenle kalın, Allaha emanet olun.


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları