İsmail Arslan

İsmail Arslan

ismailarslan.43@gmail.com

103 yıl önceki büyük zaferin şifresi!

2025.08.30 08:03 - Son Güncellenme: 2025.08.30 09:32
A

Bugün, Türk milletinin "namus" bellediği vatan topraklarında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, ister adına '7 düvel' deyin, ister 'emperyalizm' isterse de 'tek dişi kalmış canavar'; hepsine karşı kazandığımız büyük zaferin 103. yılı. 30 Ağustos 1922! Bir tarihten çok daha fazlası...

30 Ağustos, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türk Milleti'nin diriliş destanıdır. Bir ayağa kalkış, prangaları söküp atış.

İhanete karşı haykırış ve her türlü alçaklığa karşı başkaldırıştır. 

Anadolu'nun dört bir yanının düşman postallarıyla çiğnendiği Kurtuluş Savaşı yıllarının çetin zorluklarını yazılarla ifade etmek, Türk Milleti'nin içinde bulunduğu tabloyu resmetmek çok zor.

O yıllarda bu kadim topraklar dört koldan parçalanmış ve paylaşılmıştı. Kutsallarımız, inancımız, onurumuz ve Türklüğümüz ayaklar altına alınmış, vatanın namusuna, bağımsızlığımıza ve geleceğimize göz dikilmişti.

Bu tabloyu gözünüzün önüne getirin...

Ağır mı geldi? Gelmesin!

Bu destansı mücadeleyi ta yüreğinizde hissetmeniz lazım; başka türlüsü yavan kalır.

Bu tabloya rağmen kalbinde bir duygu yaşamayan hissiyat fakirleri için söylenecek çok fazla sözümüz yok.

***

Masal değil, gerçeğin ta kendisi!

Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi ve akabinde Sevr Antlaşması'yla, paylaşıma açılarak fiilen yok olmuştu, takati de kalmamıştı.

Peki, devleti idare edenlerde; geleceğine ipotek koyulmuş milleti yeniden ayağa kaldırmak gibi bir niyet var mıydı? O hiç yoktu!

Padişah makamı, sadece şahsı ve tahtı için tedbirler alıyor, toplumun en hassas noktası olan dini kullanarak Şeyhülislam Dürrizâde Abdullah tarafından 'Milli Mücadele padişaha karşı ayaklanmadır' temalı fetvalar yayımlatıyordu!

Denize dökülen cephaneler de cabasıydı. İhanetin her türlüsü vardı...

İşte böyle bir tabloda Gazi Atatürk'ün "Böyle bir millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir. Öyleyse ya istiklâl ya ölüm" sözleri zaferin şifresi oldu.

Bağımsızlığı karakteri olan Türk Milleti, namusumuza uzanan namahrem eli kırdı, göz koyanların gözünü oydu. Var olma savaşını, büyük zaferle taçlandırdı.

Kutlu olsun...

Bu arada büyük zafere giden yolda çekilen çilelerden, belalardan ders almazsak aynılarını yaşamaktan kurtulamayız.  Tarihin tekerrür etmesinin önüne geçmek için, zaferlerden ziyade başımıza gelen belaları hatırlamak da en doğrusu!..

Şimdi birlik ve dirlik içinde, aklın ve bilimin ışığında, Türk milletinin vicdanına uygun bir çizgide, geçmişten daha güçlü bir Türkiye için süresiz ve sürekli mücadele zamanı.

***

Yeniden başlamak, yeni bir yerde yazmak, heyecan uyandırıyor. Yolculuk öncesi yaşanan duyguya çok benziyor bu! Ne eksik, ne fazla...

Fırsat buldukça bu köşede buluşmak dileğiyle...


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları