Kadınlar basketbolda madalya avucumuzun içinde kayıp gitti

2025.06.30 17:43 - Son Güncellenme: 2025.06.30 17:47
A

Kadınlar Eurobaskette şampiyonluk; final maçının bitimine 2.45 dakika kala mucivezi bir geri dönüş gerçekleştiren (14-0) Belçika'nın olurken (üst üste ikinci kez. Bitime 2.45 dakika kala 14-0'lık seri yakalayarak kupayı kaldırmak her anne yiğidin harcı değildir!); kadınlarımız daha iyi derecelere / madalya kazanmayı hak ettiler dersek abartı olmaz / oynamayı fazlasıyla hak ettiği turnuvada; son gün Litvanya'yı 99-87 yenerek 7. sırayı elde etti.

İstediğimiz daha fazlası olsa da; en azından Dünya Kupası elemelerinde oynama biletini cebimize koyarak Türkiye'ye dönmüş olduk.

Teknik değerlendirmeye geçmeden önce organizasyonla ilgili bir genel bilgilendirme yapmak istiyorum.

Almanya, Çekya, İtalya ve Yunanistan'ın ortaklaşa düzenlediği 40. Kadınlar Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda (Eurobasket) milli takımımız (  kadınlarımıza atfedilen 'potanın perileri' yakıştırmasını çok saçma bulduğum için olabildiğince bu benzetmeden uzak durmaya çalışıyorum) maçlarını Atina'nın limanı Pire'nin Barış ve Dostluk Salonunda oynadı. (Bu salon Olympiakos'un. Yunan temsilcisi kendi ligiyle Euroleague maçlarında burasını kullanıyor)

16 ülkenin yer aldığı turnuvada kadınlarımız A Grubunda Fransa, İsviçre ve ev sahibi Yunanistan ile mücadele etti.

İlk maçında Fransa'ya karşı baştan sona önde götürdüğü maçın 'crunch time' bölümünde gelen (maçın kritik anları) bireysel hataları sonucunda 71-69'la boğun eğmek zorunda kalan millilerimiz, ikinci karşılaşmada zayıf İsviçre'yi 91-67 geçtikten sonra, gruptaki son müsabakasında da 10 bine yakın seyircisinin coşkulu desteğini arkasına alarak oynayan Yunanistan83-72 yenerek çeyrek finale yükseldi.

Bu sonuçlarla grubunu 2 galibiyet ve bir mağlubiyetle ikinci sırada bitiren milli takım, 2017'deki turnuvadan 8 yıl sonra adını bir kez daha çeyrek finale yazdırmış oldu.

Ay-yıldızlılar, çeyrek final etabının dramatik geri dönüşlerle adrenaline tavan yaptıran maçında İtalya'ya uzatmada 76-74'lük skorla mağlup olunca madalya şansını da geri tepmiş oldu.

Bu moral bozukluğuyla çıktığımız ( bu ülkeyle 10 maç yapsak en az 9'unu kazanarız) Almanya'ya çok kötü bir oyundan sonra ve hesapta olmayan bir şekilde 93-73 yenilmek kadınlarımıza hiç yakışmadı.

Böylece her şey son gün oynananacak Litvanya maçına kaldı.

Bu karşılaşmada ya iki senelik yoğun çalışmanın meyvesini alarak salondan ayrılacak;

Ya da yeniden her şeye sil baştan diyerek yeniden başlayacaktık.

Neyse ki korkulan olmadı; ilk üç çeyreği git gellerle dolu karşılaşmanın son çeyreğinde kısa rotasyonumuzun topu iyi paylaşıp çembere giderek oynaması sonucunda Litvanya'yı geçerek şampiyonayı 7. sırada tamamlamış olduk.

Final maçı dahil turnuvanın neredeyse tamamını özet ve canlı görüntüleri üzerinden izlemeye çalışmış bir spor yazarı olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Kadın basketbolcularımız final oynayan Belçika ve İspanya dahil her rakibiyle kafa kafaya oynayabilecek potansiyele sahip göründü bu turnuvada.

Almanya dışında gruplarda yenilgi yaşadığımız iki maçı (Fransa ve İtalya) son toplarda kaybettik ki; şans biraz yüzümüze gülmüş olsaydı kesin madalya ile Türkiye'ye dönülebilinirdi.

Avrupa şampiyonluğu titrine sahip Fransa ile, bu sporda belirli bir seviyesi olan İtalya'ya saç baş yoldurtacak hatalarla yenilmek; adeta yüreğimize taş gibi oturdu.

İsteğimiz hep zirvelerde olmaktı; maçlarda bu istekle ve hiç vazgeçmeden oynamaya çalıştık.

Hep yüksek skorlarla kazanmasını bildik. (Turnuvanın en yüksek skorlu galibiyetleri kadınlarımıza aitti)

Geçiş hücumlarına endeksli oyun sistemimizde yaptığımız basit top kayıpları çok belirleyici oldu.

Fundemantalleri iyi, şut performansı üst düzeyde iyi kısalara sahibiz.

Hiç beğenmesem de ayakları ağır ve haraketsiz, atletizmi sıfır kere sıfır devşirme uzunumuz Teaire McCowen; rakipler bu rotasyondaki oyuncularını WNBA'de devam eden maçları nedeniyle getirmediremedikleri için bu yoklukta kendisini fazlasıyla fark ettirmesini bildi !. 

Sanki zoraki oynuyormuş ya da oynatılıyormuşçasına yaptığı jest ve mimikleri çok can sıkıcıydı.
Kendi içimizden Nevriye Yılmaz kalibresinde bir uzun bulamadığımız içindir ki; bu pozisyonda maalesef yabancılara muhtaç durumdayız.

Durumda olunca da basketbolumuz adına böylesi kaprisleri ister istemez çekmek kalıyor.

En büyük handikabımızı savunmada yaşadık.

Hedef maçların önemli dakikalarında bire bir hücumlarda rakiplerimize çok kolay geçilerek basit basketler yedik.

İtalya ve Almanya maçlarında rakiplerimiz perdelemeler üzerinden içeri devrilip (ikili oyunlar) çember altımızı adeta delik deşik etti, biz sadece seyrettik.

Box out yapmasını unutunca rakipler çemberden seken toplardan sonra zaman zaman iki üç hücumu peş peşe yapma fırsatı bularak kendisine avantaj sağladı.

Kişisel görüşüm;

Bundan sonra da devşirme uzunla oynamaya devam edilecekse Mc Cowen'dan daha kaliteli ve atlet birisi bulunmalı.

Antrenör Ekrem Memnun Türk kadın basketbolunun açık ara en iyi coachu.

Ne zaman takımın başından ayrılacak olsa eksikliği hissediliyor.

Bu turnuvada da dokunuşları ve taktik yorumlarıyla ön plana çıkmasını bildi. Kadrosuna çok egemen ve sözünü dinletiyor.

Oyuncuların da kendisini sevmesi önemli bir artısı.

Aralarındaki iletişim turnuva boyunca imrenilecek düzeydeydi.

Kadın basketbolcularımız bu dereceden çok daha iyilerine layik.

2011'de Avrupa ikinciliği, 2013'te Avrupa üçüncülüğünü kazanmış, 2014 Dünya Şampiyonası'nda dördüncü olmuştuk.

İki kez de Olimpiyatlar'a katılarak 2012 Londra'da dördüncü sırayı almıştık.

Daha fazlasını istemeli ve önümüzdeki yıl yapılacak dünya kupası elemelerinden final vizesini alarak çıkmaya çalışmalıylız.

Çünkü bu potansiyel kadınlarımızda fazlasıyla mevcut.

Fenerbahçe ve ÇBK Mersin Avrupa platformunda oynatmak üzere yer yıl dünyanın parasını harcayarak yabancı getiriyorlar.

Ben bu şampiyonada kadınlarımızdan  Sevgi Uzun başta olmak üzere, Tilbe Şenyürek, Gökşen Fitik, Olcay Çakır Turgut'la Alperi Onan'ı yüreklerini koyarak oynadıkları için tebrik etmek istiyorum.

Diğer takımlarda izlediklerimizi aratmadılar. En az onlar kadar potansiyelliydi hepsi de.

Kadın basketbolunda kendimizden biraz daha fazla gence yatırım yapsak fena mı olur?


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları