Prof. Dr. Murat Taş

Prof. Dr. Murat Taş

Bursa'nın kentsel gelişimi üzerine-2

2025.06.15 08:20 - Son Güncellenme: 2025.06.15 08:20
A

Ovalar tarım içindir. 

1960'lı yıllardan sonra Bursamızda kurulan sanayi bölgeleri ve yatırımları önceleri daha çok tarıma elverişli ova alanlarının hızla yapılaşmaya başlamasına sebep olmuştur. Bu sanayi yatırımlarının çoğu yüksek teknolojiye dayalı öncü üretim yerine daha çok montaja dayalı yan sanayiler şeklinde gelişme göstermiştir. Yani çok fazla üretim tesisi olmasına karşın katma değeri yüksek üretim tesisi sınırlı düzeyde kalmıştır. Bu da üretim tesislerinde beyaz yakalı mühendis ve yöneticilerden çok daha çok mavi yakalı işçi istihdamına yönelik bir nüfus artışını beraberinde getirmiştir. Bu istihdam kırsal kesimlerden göç eden nüfus ile mümkün olmuştur. Kırsal kesimden göç eden nüfus kente gelirken beraberinde kırsal yaşam alışkanlıklarını getirmiştir. Bu alışkanlıkların en önemlilerinden birisi de şüphesiz yapı yapma alışkanlıkları idi.

Göç eden nüfusun bir kentsel düzen içinde büyümesi bir plan dahilinde olamadığı için çoğu, kentsel yaşamın imkanlarından yoksun bir biçimde gelişigüzel ve kendiliğinden oluşmuştur. Barınma ihtiyacı sadece yoldan ibaret maliyeti çok düşük küçük parsellerde doğrudan kendilerinin inşa ettiği evlerden oluşan mahalleler şeklinde karşılanmıştır. Bu mahallelerde ne yeterli miktarda aktif yeşil alan, ne de diğer ihtiyaç duyulan kentsel donatılar bulunmamaktadır. Bir yandan tarıma elverişli araziler kaybedilirken diğer yandan deprem açısından riskli zeminlerde, hemen her açıdan sağlıksız, güvenliksiz, teknik bilgiden, mekânsal nitelikten ve mimari kimlikten yoksun yaşam alanları baş göstermiştir. Tabiki yasal bina yapma süreçlerinden yoksun bu sağlıksız yaşam alanları mülkiyet hakkı kazandırma/af politikaları ile başka bir boyuta taşınmıştır. Önceleri nüfusun basit, masum barınma ihtiyacının karşılanma gayreti olarak görülen bu alanlar malesef sonraları ya plansız kaçak yapılar ya da planlı ama imar fazlası yapılaşmalar şeklinde olmuştur. Malesef yapılan plan çalışmaları yapılaşmanın gerisinde kalmaktadır. Zira özellikle imar planında ön görülen yolların çoğu öncesinde yol güzergahında yasal olmayan yapılaşmalar nedeniyle yapılamamaktadır. Bu durum en planlı ilçe olarak bilinen bölgede dahi malesef bu şekildedir. Oysa plan yapıldıktan sonra ilk iş olarak yol ve alt yapı çalışmaları ivedilikle bitirilmelidir. Yüzlerce insanın yaşamaya başladığı mahallelerde dahi planda öngörülen yollar uzun zamandır bitirilememektedir.

Kenti yaşanabilir hale getirebilmek için sadece deprem riski gerekçesi ile mevcut yapıları yıkarak daha yoğun yerleşimler yapmak malesef yetersiz ve hatta bazı durumlarda riski daha da arttırmaktadır. Kenti yaşanabilir hale getirmek için güvenli yeni yapılar yapmak kadar ulaşım sorunları çözülmüş, kentsel donatıları çağdaş yaşam koşullarının gerektirdiği kadar ve nitelikte yapılmış olmalıdır. Alınan yerleşim kararları nedeniyle hala binlerce öğrenci okullarına hergün servis kullanarak gitmek zorunda kalıyorsa, binlerce kişi işlerine gitmek için hergün şehri bir başından diğer başına kat etmek zorunda kalıyorsa kararlar hızla gözden geçirilmelidir. Nitelikli mimari yapılaşma ve kentleşme, imar baskısı ile değil bilimsel ve teknik gereklerle yürütülmelidir.

Az katlı bina ve yayılan kentsel yerleşme tercih edilmelidir. Az katlı bina ve yayılan kentsel yerleşim insanın doğa ile ilişkisinin kopmaması için önemlidir.

Özellikle yakın coğrafyamızda artan gerilimlerin bir an önce bitmesini diliyorum. Savaşın kazananı yoktur, çıkarlar savaşır ve maalesef masumlar ölür. Masum insanların öldüğü hiçbir savaş haklı değildir. Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın, sevgiyle kalın, güvenle kalın, Allaha emanet olun. 
 


A

Yazarın diğer yazıları

Yazarın Tüm Yazıları