Her hafta Salı günleri 'Bursadabugün' Web TV'de canlı olarak sunduğum '3 Saniye'de; akışa bağlı olarak değişik konuklarla programımı çeşitlendirmeye çalışırım.

Camianın aşina olduğu yüzlerin yanında; mümkün olduğunca farklı formattaki konuklarla program yapmak bana da büyük bir keyif verir.

Ağırlıklı olarak basketbolcu, kulüp yöneticileri, teknik adamlarla; spor okulu sahipleri;

Üç sezon bitmek üzere; sıra ile davet ederek programlarımı sürdürmeye çalışıyorum.

Bu yoğun gündem arasında öncelik verdiğim departman kuşkusuz alt yapı;

Alt yapının sorunlarını konunun uzmanı isimlerle ya da yarınlarda önemli pozisyonlar alması muhtemel genç sporcularla bir masanın etrafında tartışmak; 

Basketbol yazarı ve katıksız seyircisi olmanın en önemli farkındalığıdır bana sorarsanız;

Bir maçın başarı öyküsü üzerinden saatlerce konuşursunuz da;

Her sporun olmazsa olması olan en dipteki faaliyetlerde yani 'kim ne yapıyor'; 'neler düşünüyor konusu' ilgili olanların dışındaki kimseleri pek ilgilendirmez!..

Sezon içinde konuk ettiklerimle gündemleri orana vurduğumda; basketbolun alt yapısının daha çok öne çıktığını fark ettim.

Tofaş, Bursaspor, Finalspor'un saha içi performanslarından daha çok; Bursa sınırları içinde faaliyet gösteren alt yapı kulüplerinin teknik adam ve yöneticileri ağırlayıp, sorunlarını masaya yatırmış;

Oturup, konuşmuş, yapılması gerekenleri tartışmışız.

Olması gereken de bu olmalı zaten.

Alt yapıya önem vermeden, basketbolcu yetiştirmeden bir kulübün sürekliliğini devam ettirebilmek çok zordur.

' 3 Saniye' programı; bu kategorideki konuklarım için adeta vitrinleri oldu; kendilerini ifade etme olanağı buldular.

Hepsi çok özeldi; birinden diğerine ayırım yapamam.

Müsaadenizle bugün yazımın son paragrafında pozitif ayrımcılık yaparak, saçlarını basketbola emek verirken ağartmış bir duayen spor adamının jestinden söz etmek istiyorum.

Yani Cem Akdağ'dan;

Cem Akdağ ben yaştaki jenerasyonun tanıyabileceği bir basketbol emekçisidir.

70'li yılların sonuyla, 80'li yıllarda ODTÜ, Eczacıbaşı ve Galatasaray formaları altında oyun kurucu olarak ter akıttı.

İyi bildiğim için söylüyorum. O günün koşullarında ligin en iyi 1 numaralarından birisiydi.

Tofaş; kulakları çınlasın efsane başkan Yalçın İpbüken döneminde kendisini transfer etmek istemiş, ancak çıkan pürüzler nedeniyle vazgeçmek zorunda kalmıştı.

Cem Akdağ Galatasaray'da oynarken geçirdiği talihsiz bir sakatlığın ardından basketbolu erken yaşta bırakmak zorunda kaldı; daha sonra da ayni kulübün alt yapısında antrenörlüğe başladı.

Akdağ sonraki süreçte farklı Süper Lig ve 2. Lig (bugünün TBL'si)  takımlarında antrenör olarak görev yaptı. Yıldız Milli, Genç Milli Erkek Takımlarının teknik kadrolarında en tepedeki ismi oldu.

Kadınlar A Milli Takımıyla 2005 yılında Akdeniz Oyunlarında altın madalya kazandı, Avrupa Şampiyonasında çeyrek final oynadı.

Cem Akdağ son 3 yıldır da Tofaş'ın alt yapısına hizmet ediyor.

2022 yılında İzmir Gelişim Koleji Genç Takım Baş Antrenörlüğünden Tofaş BGL Genç Takım baş antrenörlüğe getirilen Akdağ; yeni biten basketbol sezonunu da kulübün TB2L'de oynayan pilot takımı Gemlik Basketbolla, BGL Genç Takımında baş antrenör olarak tamamladı.

Çok verimli bir sezonu geride bırakan Tofaş alt yapısı Gemlik Basketbolla U 18'de, Özlüce Doğa Koleji ile Türkiye Liseler Şampiyonasında Türkiye Şampiyonu olurken; bu yıl Manisa'da dördüncüsü yapılan 18 Yaş altı Avrupa Gençler Basketbol Şampiyonasında da üçüncülük kürsüsüne çıkmayı başardı.

BGL'nde ilk 8 dışında kalırken rakiplerine göre yaşça daha küçük oyuncularıyla mücadele verdi. Hakkı olduğu halde kontenjan kullanmaya gerek duymadı.

Programımız bitti bir telefon.

Arayan Cem Akdağ.

'Engin abi ben program sırasında Fırat Yavuz başta olmak üzere alt yapıdaki diğer antrenör arkadaşlarımın katkılarından söz ettim mi?'

Aklımda ettiği kalmıştı; meğerse program öncesi konuşmuşuz !.

Yoldayım eve giderken bir daha aradı;

'Senden rica etsem benimle ilgili bir şey yazacaksan eğer; Fırat Yavuz'un isminden söz eder misin?

Kendisi ileride Türkiye'nin en iyi antrenörlerinden birisi olacak.

Kazanılan U 18 Şampiyonluğunun mimarı da Fırat Yavuz'la ekibidir. Bu çocuklara çok emek verdiler.

Ben onlara sadece büyükleri olarak yol göstermeye çalıştım. Kendisine haksızlık yapmış olmayayım. Çok üzüldüm, benim hatam'

Düşünebiliyor musunuz?

Bir antrenör yayın bittikten hemen sonra beni arayarak Tofaş antrenör kadrosunda olan bir ismin hakkını teslim etme adına 'acaba söyledim mi?' diye bana soruyor.

Kulağının üstüne yatar, 'bana ne' deyip geçebilirdi.

Yapmayıp, Fırat Yavuz'un hakkını teslim etti.

Programı sırasında da Tofaş'ın alt yapısını, gençlere verdiği önemi, kulüp başkanı Cengiz Eroldu'yu, menajer Tolga Öngören'i,  tesisleriyle, kulübün organizasyonunu öve öve bitirememişti.

İşte büyüklük ve tevazu bu demektir; İşte büyük sporcu olmak, büyük antrenör olmak bu demektir...

Boşuna Cem Akdağ olunmuyor;

Bu büyük ve anlamlı jestinle beni Fırat Yavuz'dan daha çok duygulandırdın Cem hocam;

İyi ki varsın...