Ceyda Düvenci: ''Bu anne-kız olarak ikimizin yolculuğu..."
Seni kim sakinleştiriyor o esnada?
- Ben sakindim çok. Sadece feci bir sorgulama yaşıyordum kendi içimde. "Neden ben? Neden benim çocuğum?" Her gün hastaneye gidiyordum ama küvöze sadece parmağımı sokabiliyordum. Kucağıma alamıyordum kızımı, emziremiyordum, hepsi yasak. Sütümü damlalıkla veriyorlardı Melisa'ya hemşireler, o kadar ufaktı. Kimseyle konuşmuyordum. Elif diye bir arkadaşım var, hayatını durdurdu ve yanıma taşındı. Kimseyi istemiyordum evde. Telefonuma bile bakmıyordum.
Eski eşin?
- Tabii o da var.
Bu acıyla nasıl başa çıktı?
- O da çok acı çekmiştir ama onun neler hissettiğini ben bilemem. Melisa, 5 Nisan'da hastaneden çıktı, onu kucağıma aldım ve birden kendimi He-Man gibi hissettim. "Ne olduğunun, nasıl olduğunun hiçbir önemi yok. Olması gerekiyordu, oldu. Ama kızım beni seçti. Pes etmek yok. Birlikte yola devam edeceğiz. Bu anne-kız olarak ikimizin yolculuğu..." dedim ve mücadelemiz başladı.
Sonra peki?
- Bu hastalığı araştırmaya başladım. Bir sürü kitap okudum. Başımıza neler gelecek, nelere hazırlıklı olmalıyız? Bizler, beynimizin belli bir yüzdesini kullanabiliyoruz. O yüzdenin bir kısmı deforme olunca, kullanmadığımız kısımları çalıştırmak ve kaybedilen yetileri kompanse etmek mümkün mü? Bunları araştırmaya başlayınca nöroplastisiteyle tanıştım. Ve şöyle bir veriye ulaştım.
Son Güncellenme: 2015.12.15 10:50
Kategori: Magazin
Öne Çıkan Galeriler
