Ceyda Düvenci: ''Bu anne-kız olarak ikimizin yolculuğu..."
Aman Allahım! İnsan böyle bir şeyi duyunca ne hisseder?
- Kahroluyorsun. Ve kendini suçluyorsun. "Dünyaya sağlıklı bir bebek getiremedim, onu bile beceremedim, vücudum bebeğimi taşıyamadı, düşük tehlikesi geçirmeseydim bunlar olmayacaktı" diyorsun. Ben öyle dedim. Beş ay öncesine kadar hâlâ kendimi suçluyordum!
Seninle ne alakası var, saçmalama...
- Ama öyle hissettim! Ta ki o alışveriş merkezinde o kadınla karşılaşıncaya kadar!
Hangi kadın?
- Hiç tanımadığım biri beni durdurdu. "Hep sizinle karşılaşmak istiyordum. Melisa'nın durumu onun yüzünden mi, sizin yüzünüzden mi? Yani servikal yetmezlik mi?" dedi. Ben ağlamaya başladım. Beni sakinleştirdi. Dedi ki, "Ben bu sebeple iki bebeğimi kaybettim. Bu sizin hatanız değil, bu bir hastalık. Ameliyatı var, ben oldum. Siz de olun!" Bana New Jersey'de bir doktor ismi verdi. O gün kendimi suçlamam sona erdi. Bu yıl ben de gidip o ameliyatı olacağım.
Peki Melisa küvözde ne kadar kaldı?
- 45 gün ama bana bir ömür gibi geldi. Ağzımızı bıçak açmıyordu. Çok büyük bir sessizlik hatırlıyorum. İnsanlar ellerinde hediyelerle geliyor. Böyle donuk donuk bakıyorum. Kimseye bir şey söyleyemiyoruz.
Teşhis ne zaman kondu?
- Teşhis zaten konmuştu. Ama beynin ne kadar zarar gördüğü belli değildi. Bir atak daha olacak mıydı? Kanama ileri boyuta geçecek miydi? Her şey süreç içinde belli olacaktı. İşte, böyle bir bekleme içindeyken, normal hayatta dert ettiğin ufak tefek şeylerin ne kadar manasız olduğunu anlıyorsun.
Son Güncellenme: 2015.12.15 10:50
Kategori: Magazin
Öne Çıkan Galeriler
