Köpekbalıklarıyla yüzecekseniz sakın bu renkleri giymeyin!

Karadan ayrıldıktan aşağı yukarı iki buçuk saat sonra Miami açıklarındayız. Tekne, bir derin su balıkçı teknesi olduğundan salması yok, içimiz dışımıza çıkıyor. Neyse ki yeşil suratlar suyun altında belli olmuyor! Tekne dalgalarla boğuşurken ilk gün komutu veriliyor, kaptan ¨Hazır¨ dediğinde ikili platformun altından geriye doğru atlayacağız. Derken biri bağırıyor ¨Dive, dive, dive!¨ (dal, dal, dal) Demesi kolay, uygulaması zor.
Sonradan izlediğim videoda maskemin içinden görünen korkulu bakışlarımın sebebinin köpekbalığı ile karşılaşacak olmaktan ziyade Jim' in bu komutuna uyamadığımdan kaynaklandığını farkediyorum. Ve birden kendimizi tepetaklak suyun içinde buluyoruz. Kimim, neredeyim diye düşünecek vakit yok. Dalış bilgilendirmesinde anlatıldığı üzere, dalış noktasının üzerine atlıyoruz. Deniz akıntılı, beceremezsen aşağıda birbirini kaybetme riski var. Tüm yaz dalmamışım, bu komando komutu beni kendime getiriyor, paniğe yer yok, çok dikkatli olman lazım Ayşegül çok!
İlk dalışta herkeste bir ¨araziye uyum¨ durumu söz konusu. Dalış aparatlarını, kendimizi, kameramızı ve birbirimizi test ediyoruz. Derken rehberim Ryan'ı 300 kiloluk bir orfozla sarmaş dolaş görüyorum. Aman Tanrı'm! Sürekli besledikleri için mi böyle yanaşıyor bu müthiş balıklar acaba? Yakından uzaktan, sağdan soldan bol bol fotoğraf çekiyoruz. Sanki kırk yıllık dostuz bu goliath cinsi orfozlarla. Tam o sırada ¨çın çın¨ bir ses duyuyoruz, rehberlerden biri tüpüne vuruyor. Büyükçe bir köpekbalığı. Onunla randevulaşmamıştık ama o da katılıyor tanışma törenimize.

Eklenme: 2015.12.14 13:34
Son Güncellenme: 2015.12.14 13:41
Kategori: Yaşam

Öne Çıkan Galeriler

Burası Maldivler değil Türkiye!
Burası Maldivler değil Türkiye!