11 Eylül Bursa'nın işgalden kurtuluşu
14. yüzyılın başlarında henüz genç bir beylik olan Osmanlı, gözünü Bursa'ya dikmiş ve bu kenti alabilmek için uzun yıllar uğraş vermişti. En sonunda 1326 yılında, Orhan Gazi önderliğinde bu büyük düş gerçekleşmiş ve Bursa, Türklerin yönetimine geçmişti. Bu fetih, Osmanlı'nın bölgesel bir güç durumuna gelmesinde rol oynamış, nice fetihlerin tohumlarının atılmasını sağlamıştı. Bursa, Osmanlı Devleti'ne yaklaşık 40 yıl boyunca başkentlik yapmış, Osmanlı mimarisinin ve imparatorluk Türkçesinin doğduğu yer olmuştu. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda bu kent, Osmanlı'ya adeta bir kimlik kazandırmıştı.
Bursa'daki Yunan kuvvetleri, tepki çekmemek ve bir direnişin önüne geçmek adına halka karşı başta oldukça yumuşak davrandıysa da bu tutumu uzun sürmemişti. Rum ve Ermeni çeteler sürekli olarak Bursa'nın çevre köylerine baskınlar düzenliyor ve halka zulmediyordu. Tarım alanları işgalci askerler tarafından talan ediliyor, hayvanlar zorla alınıyor, evler yağmalanıyordu. Bununla birlikte işgalci Yunan yönetimi, çıkardığı kararla Türklerin elindeki her türlü silahı Yunanlara teslim etmelerini istedi. Kente giriş çıkışlar denetim altına alındı, gündelik yaşam üzerinde olumsuz etkisi olan katı kurallar uygulandı. Ankara Hükümeti yanlısı yayın yapan Tasviriefkâr ve İkdam gibi gazetelerin Bursa'ya sokulması engellendi. Tüm bu baskı uygulamalarına karşı geldiği için öldürülen Türk sayısı işgal boyunca Bursa genelinde 100'ü aşacaktı.
İşgalin Yankıları
Devlete başkentlik yapmış olan 600 yıllık Türk kentinin Yunanlar tarafından işgal edilmesi yurt genelinde adeta bir şok etkisi yarattı. İzmir gibi bazı Ege kentlerinin işgal edilmesi belki de bir nebze olsun beklenen bir durumdu. Ancak yabancı askerlerin Bursa'ya girişi akılların ucundan bile geçemezdi. Bursa'nın Yunanlarca işgalinin Ankara'da duyulması üzerine mecliste büyük bir üzüntü yaşandı. Oturuma verilen 20 dakikalık aranın ardından Bursa milletvekili Muhittin Baha (Pars) Bey kürsüye gelerek yoğun gözyaşları içerisinde Namık Kemal'in "Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?" adlı beytini okudu. Aynı gün, yani işgalin başlamasından hemen 2 gün sonra 10 Temmuz 1920'de, meclis kürsüsünün kara bir örtü ile kaplanması kararlaştırıldı. Bu kara örtü, Bursa özgürlüğüne kavuşturulana dek, belki de bir utanç göstergesi olarak, kürsüde kalacaktı.
Son Güncellenme: 2023.09.11 07:10
Kategori: Haber
Öne Çıkan Galeriler
