Bursa'da Kahramanmaraş Depremi'nin 2. yıl dönümünde basın toplantısı düzenlendi

Bursa'da Kahramanmaraş Depremi'nin 2. yıl dönümünde basın toplantısı düzenlendi

Ülkemizde yaşanan 6 Şubat Kahramanmaraş depreminin 2. yıl dönümünde, Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız bir basın toplantısı düzenlendi.

2025.02.06 11:40 - Son Güncellenme: 2025.02.06 13:26 - Bursa Bölge
A
Bursa'da Kahramanmaraş Depremi'nin 2. yıl dönümünde basın toplantısı düzenlendi

BUSE ATEŞ / BURSADA BUGÜN

6 Şubat Kahramanmaraş depreminin 2. yıl dönümünde, Bursa Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız'ın düzenlediği basın toplantısında depremde hayatını kaybedenler özlemle anılarak başladı.

BAOB Akademik Odalar'da düzenlenen toplantıda, 6 Şubat 2023'te 11 ilde büyük bir yıkıma neden olan 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki Kahramanmaraş merkezli depremin acısının ilk günkü gibi taze olduğu katılımcıların da ifadeleriyle yansıdı.

"UMURSAMAZLIK YÜZÜNDEN JEOLOJİK OLAY OLAN DEPREM BÜYÜK BİR AFETE DÖNÜŞMÜŞTÜR"

Mehmet Yıldız, "6 Şubat 2023 tarihinde saat 4.17 de 7.7 büyüklüğünde, dış merkez üssü Pazarcık olan bir deprem, yaklaşık 9 saat sonra 7.6 büyüklüğünde dış merkez üssü Ekinözü olan ikinci bir depremin ardından 20 Şubat 2023 tarihinde Hatay'ın Defne ilçesinde 6.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir. Birbirini izleyen bu büyük depremlerin üzerinden geçen iki yıl boyunca bölgede farklı büyüklerde on binlerce deprem meydana gelmiş, hala da meydana gelmeye devam etmektedir. Arap levhasının milyonlarca yıldır kuzeye doğru hareket ederek Anadolu levhasını sıkıştırması sonucunda meydana gelen bu depremlerin oluşacağı gerek Odamızın gerekse diğer ilgili bilim insanları ve kurumların uyarıları ile çok önceden ortaya konulmuş olmasına rağmen merkezi ve yerel idareler bu uyarıları dikkate almamış, bu umursamazlıkla şehirler büyümüş, nüfus artmış ve sonuçta doğal bir jeolojik olay olan deprem büyük bir afete dönüşmüştür" şeklinde konuştu.

"ODAMIZIN UYARILARA RAĞMEN GEREKLİ ÖNLEMLERİN ALINMAMASI SONUCUNDA 53.537 İNSANIMIZIN YAŞAMINI YİTİRMESİNİN ÖNÜNE GEÇİLEMEMİŞTİR"

Yıldız, "Resmi açıklamalara göre 53 bin 537'si ülkemizde, 8 bin 476'sı Suriye'de olmak üzere toplam 62 bin 13 kişi yaşamını yitirmiş, yaklaşık 107.500'ü ülkemiz insanı olmak üzere toplamda 122.000 kişi ise yaralanmıştır.  310 bin'e yakın bina ve bina türü yapı yıkılmış ya da ağır hasar almıştır. Baraj, gölet, boru ve enerji nakil hatları, köprü, otoyol, viyadük, tünel, demiryolu, limanlar, hava limanları gibi altyapı, enerji, telekomünikasyon, yol, kanalizasyon, içme ve kullanma suyu şebekesi gibi birçok sayıda tesis zarar görmüş veya kullanılamaz hale gelmiştir.
1,5 milyon'u aşkın insanımız barınma sorunu ile karşılaşmış, 2 milyon'u aşkın insanımız bölgeden göç etmek zorunda kalmıştır. Uluslararası çalışma örgütü (ILO) verilerine göre çok sayıda işyeri, ofis, fabrika ve sanayi tesisinin yıkılması veya ağır hasar görmesi nedeniyle 650.000'den fazla insanımız geçim olanaklarını yitirmiştir. TBMM Deprem Zararlarını Azaltma Komisyonun Raporuna göre deprem 148.8 milyar dolar ekonomik kayba neden olmuştur. Sonuç olarak maalesef yapılması gerekenler yine zamana bırakılmış, Odamız'ın uyarılarına rağmen gerekli önlemlerin alınmaması sonucunda 53.537 insanımızın yaşamını yitirmesi ve 107.000'i aşkın vatandaşımızın yaralanmasının önüne geçilememiştir" dedi.

"ÜLKEMİZİN AFETLERE HAZIR HALE GELEBİLMESİ İÇİN ACİL BİR ŞEKİLDE 'AFET CAİL DURUM VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI' KURULMALIDIR"

Mehmet Yıldız, "6 ve 20 Şubat 2023 depremlerinde 'en büyük yıkımın zayıf mühendislik özelliklerine sahip, sıvılaşmaya yatkın zemin birimleri ile fay zonları üzerinde yer alan yerleşim birimlerinde meydana geldiği gerçeğinden hareketle' kırsal ve kentsel yapılmasına kısıtlama getirilmelidir. alanlarda 'jeolojik sakıncalı veya fay sakın bantları" üzerinde yapı yapılmasına kısıtlama getirilmelidir. Deprem bölgesindeki kentlerde yaşayan vatandaşlarımızın temiz su, temiz çevre ve sağlıklı gıdaya erişimi konusunda ilgili idareler gerekli tedbirleri almalıdır.Hasar almış altyapı, deprem ve diğer olası jeolojik tehlikeler de dikkate alınarak yenilenmeli, var olanlar ise gözden geçirilmedir. Bölgede yer alan kamuya ait bina ve tesisler de dahil olmak üzere az hasarlı veya hasarsız tüm yapılar "kamu eliyle" gözden geçirilmeli, yetersiz olanlar tespit edilerek yıktırılmalı veya güçlendirilerek can ve mal güvenliği sağlanmalıdır. Bölgede geçim olanaklarını kaybetmiş 650.000'den fazla insanımızın yaşamlarını devam ettirebilmeleri için devletimiz uzun süreli ekonomik destek programlarını devreye almalı, vatandaşlarımıza iş imkanı sağlanmalıdır. Kırsal alanda tarım ve hayvancılık ile geçimini sağlayan vatandaşlarımızın, bu faaliyetlerine geri dönmelerinin sağlanması amacıyla bölgeye özel hibe niteliğinde tarım ve hayvancılık destek programları açıklanmalıdır. Depremden zarar gören büyük ve küçük sanayi veya işletme tesislerinin yeniden üretim süreçlerine dahil edilmesi amacıyla bölge geneli için özel kalkınma programı hazırlanmalı ve bu program dahilinde bölgenin kalkınmasına özel önem verilmelidir.

Ülkemizin afetlere hazır hale gelmesi için acil bir şekilde "Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın" kurulması sağlanmalıdır. Ülkemiz tüm gelişmiş dünya ülkelerinde olduğu gibi afet sonrası müdahale ve iyileştirmeye odaklanan yapıdan bir an önce kurtularak afet öncesi tehlike ve risklerinin azaltılması konusuna odaklanmalıdır. Bu amaçla İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlıkları yıllardır sürdürülen "Afet Risk Azaltma Kanun Tasarısı" ilgili kişi ve kurumların görüşleri de alınarak zenginleştirilmeli ve hızla yasalaştırılmalıdır. Son depremler bizlere, depremin en fazla düşük gelire sahip yoksul vatandaşlarımızı etkilediğini göstermiştir. Depremden sonra, görece ekonomik durumu iyi olan vatandaşlarımız deprem bölgesi dışına taşınarak yeni bir yaşam kurma çabalarını sürdürürken, yoksul kesimlerin ise çadır ve konteyner kentlerde günlük yaşamlarını kamunun dağıttığı yardıma muhtaç ve doğanın zorlu koşulları ile mücadele içinde geçirme gayreti içine düşmüşlerdir. Afetlerin neden olduğu yoksulluk ve eşitsizliğin önlenmesi amacıyla AFAD Başkanlığı gerek yaşanan gerekse bundan sonra yaşanacak afetlerin neden olabileceği yoksulluk ve eşitsizlik ortamının önlenmesi için özel araştırmalar yaparak stratejiler ve eylemlilikler geliştirmelidir. "Türkiye Afet Risk Azaltma Planı 2022-2030 (TARAP)"ın bundan önce hazırlanan strateji ve eylem planları ile raporların akıbetine uğramaması ve yaşama geçirilebilmesi için gerekli finansal kaynakların yaratılması, sürekli izleme, kontrol ve denetim mekanizmaları oluşturularak hayata geçirilmesi sağlanmalı, buna ilişkin bilgiler düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır" şeklinde konuştu.

"JEOLOJİK SAKINCALI ALANLAR ÇEVRE VE UYGULAMA İMAR PLANLARINA İŞLENEREK YAPILAŞMAYA KAPATILMALIDIR"

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız, "Bölgede yer alan kentlerin kırsal ve kentsel alan planlamaları, mekansal strateji planları dikkate alınarak öncelikle yapılmalı, jeolojik sakıncalı alanlar çevre ve uygulama imar planlarına işlenerek yapılaşmaya kapatılmalıdır. Kırsal ve kentsel alanda yaşayan insanlarımızın temel barınma sorununun hızla giderilmesi amacıyla bir dizi çalışmanın birlikte yürütülmesi gerekmektedir. Bu amaçla TOKİ, Emlak Konut, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü gibi merkezi idarelerin yanında, belediye ve il özel idareleri de konuyu sahiplenmeli ve bölgede yaşayan vatandaşlarımızın barınma sorununu kısa sürede çözecek tedbirler alınmalıdır. Kendi konutunu yapacak vatandaşlarımıza, hazineye ait arazilerden ucuz arsa üretilerek, gerektiğinde bedelsiz verilmek suretiyle barınma sorununun çözümüne destek sağlanmalıdır" ifadelerini kullandı.

Diğer Bursa Haberleri - Bölge Haberleri için tıklayın


2025.02.06 11:40
A